Oligopol

Eğer bir piyasanın büyük kısmı az sayıda firma tarafından paylaşılıyorsa bu tarz piyasalara oligopol denir. Oligopol piyasalarının tamamını bir teoride toplamak güçtür. Çünkü oligopol piyasaların yapıları arasında büyük farklar vardır. Örneğin firmaların ürünleri farklılaşmış da olabilir, farklılaşmamış da olabilir. Misalen akıllı telefon piyasasında her firmanın belli markaları ve modelleri vardır, bu marka ve modellerin teknik özellikleri ve tasarımları birbirinden farklılık gösterir. Oysa yine oligopolün görüldüğü petrol piyasalarında ürünler farklılaştırılmış değildir. 

Oligopollerin iki ortak özelliği vardır. Bunlardan ilki oligopollerde piyasaya giriş engellerinin olmasıdır. Diğeri de firmaların birbirinden etkilenmesidir. Piyasada az sayıda firma olduğu için bir firmanın davranışındaki değişiklik diğerlerini etkileyecektir. Bu nedenle oligopolde bulunan bir firma diğer firmalarının davranışlarını takip etmeli ve kendi kararlarını alırken de diğerlerinin olası tepkilerini hesaba katmalıdır.

Oligopolcü şirketler iki farklı davranışa yönelirler. Bunlardan ilki diğer firmalarla anlaşma yapmasıdır. Bu rekabeti azaltacağı için sektörün tümünün karlılığını arttıracaktır. Öte yandan her firma bu karlardan daha büyük pay almak isteyecektir. Bu da onları rekabete yöneltir. Bu iki isteğin birbirleriyle bağdaşmaması farklı tür oligopolleri ortaya çıkarır. Şirketlerin örtülü ya da değil anlaşma yaptığı oligopol türüne hileci oligopol denir.

Oligopollerde firmalar bazen gizli anlaşmalar yapabilirler. Bu anlaşmalar fiyat ya da sektördeki pay üzerine olabilir. Bu tür gizli anlaşmalar firmaların karşı karşıya bulundukları belirsizlikleri azaltır. Bu şekilde anlaşmalarla oluşturulan oluşumlara kartel adı verilir. Kartel üyelerinin tamamı kartel sanki tek bir firmaymış gibi davranırsa sektörün karları maksimize edilir.

Kartel fiyat konusunda anlaşırsa kartelin üyeleri fiyat dışı rekabetle kendi aralarında rekabet ederler, böylece daha fazla satarak karlarını arttırmaya çalışırlar. Kartel sektör payı üzerinde anlaşacak olursa firmalar fiyatlarını ona göre ayarlayarak karlarını maksimize etmeye çalışırlar. 

Karteller birçok devlet tarafından yasa dışı sayılırlar. Bu nedenle firmalar anlaşmalar yapmaktan kaçınabilir. Bu durumda diğer firmaların davranışları gözetilerek örtülü anlaşmalar yapılabilir. Böyle bir durumda firmalar herhangi bir anlaşma yapmazlar ama piyasada birtakım kurallar oluşur.

Bir örtülü anlaşma şekli sektördeki firmaların egemen firmanın fiyatına uymaları olabilir. Buna egemen firmanın fiyat liderliği denir.


Yukarıdaki grafikte egemen firmanın ve piyasanın talep eğrileri verilmiştir. Egemen firma dışındaki firmaların arzı egemen firmanın piyasa talebinin egemen firma tarafından karşılanmayan kısmıdır. Bu aynı zamanda fiyat alıcı konumunda olan diğer firmaların marjinal maliyetleri toplamıdır. Kırmızı çizgiyle gösterilen fiyat seviyesi egemen firmanın piyasa talebinin tamamını karşıladığı seviyedir. Bu seviyede diğer firmaların arz ettiği miktar sıfırdır. Sarı çizgi ile gösterilen fiyat seviyesinde ise egemen firmanın arz ettiği miktar sıfırdır. Bu durumda piyasanın tüm talebini diğer firmalar karşılar.

Bu grafiğin üzerine egemen firmanın marjinal maliyet ve marjinal hasılat eğrileri de yerleştirilirse egemen firmanın koyacağı fiyat görülebilir.



Egemen firma marjinal maliyetinin marjinal hasılatına eşit olduğu çıktı seviyesinde üretim yapacaktır. Çünkü bu nokta karlarını maksimize ettiği noktadır. Bu noktadaki çıktı seviyesi kırmızı, fiyat seviyesi pembe çizgi ile gösterilmiştir. Buradaki fiyat seviyesinin öteki firmaların arz eğrisini kestiği noktada da diğer firmalar üretim yapacaktır. Buradaki çıktı seviyesi de sarı çizgi ile gösterilmiştir.

Piyasanın gerçekte böyle olması çok zordur. Çünkü egemen firmanın marjinal hasılat eğrisini tespit edebilmesi neredeyse imkansızdır. Bunun sebebi marjinal hasılatının diğer firmaların farklı fiyatlardaki tepkilerine de bağlı olmasıdır. Bu nedenle egemen firma marjinal hasılat eğrisini ancak tahmini olarak belirleyebilir.

Egemen firmanın fiyat koymasının bir başka yolu da firmaların piyasa paylarının sabit kalacağı öngörüsünde bulunmasıdır. Egemen firma mevcut firma payını bilir ve her fiyatta diğer firmaların halihazırdaki paylarında kalacağını varsayarak talep ve marjinal hasılat eğrilerini oluşturabilir. Bu durumda da yine egemen firma karını maksimize ettiği noktada, yani marjinal maliyet eğrisinin marjinal hasılat eğrisini kestiği noktada fiyat koyacak ve çıktı seviyesini belirleyecektir.

Yukarıdaki grafikte egemen firmanın piyasa fiyatını sabit pazar payları varsayımıyla koyduğu durum gösterilmiştir. Egemen firmanın marjinal maliyeti ile marjinal hasılatının birbirini kestiği noktada fiyat oluşur. Bu seviye yeşil çizgi ile ifade edilmiştir. Yine bu nokta egemen firmanın arzını belirler. Bu da pembe çizgi ile gösterilmiştir. Diğer firmaların arzı ise piyasa talebinin egemen firmanın arzından arta kalan kısmıdır, yani gri çizgi ile pembe çizgi arasındaki miktardır.

Bu analizin sıkıntısı da egemen firmanın piyasa paylarının sabit kalacağını varsaymasıdır. Halbuki bu her zaman geçerli değildir. Diğer firmalar egemen firmanın tepkilerinden çekinip bu durumu kabul edebileceği gibi saldırgan bir tutum da izleyebilirler.

Fiyat bazı durumlarda egemen firma tarafından belirlenmeyebilir. Firmalar fiyat değişimlerini en iyi yansıttığını düşündükleri firmanın fiyatlarını izleyebilirler. Burada fiyat koyan firmaya barometrik firma, bu modele de barometrik firmanın fiyat liderliği denir. Barometrik firma da fiyatını belirlerken sabit bir payı olduğunu varsayar, buna göre talep ve marjinal hasılat eğrilerini belirler ve karını maksimize ettiği fiyatı koyar. Fakat barometrik firma sık sık değişir. Örneğin maliyetlerin artması sonucu birbaşka firma fiyatı arttırmada insiyatif alabilir ve diğer firmalar onu muhtemelen izlerler.

Hileci oligopolde fiyat koymanın bir başka yolu da fiyatları ortalama maliyetlerdeki değişimlere göre belirlemektir. her firma maliyetinin üzerine belli bir yüzdede kar koyar ve ortalama maliyet değiştiğinde firmalar bunu fiyatlarına yansıtır. Buna benzer birbaşka yola da parmakla sayma kuralı adı verilir. Buna göre firmalar belli fiyat seviyeleri belirlerler. Ortalama maliyetler arttıkça bir üst seviyeye geçerler.

Bir oligopolün hileci olabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi beklenir. Piyasada egemen bir firmanın bulunması ve firmaların birbirlerine güvenmeleri oligopolün hilecileşmesini kolaylaştırır. Oligopolcü firmaların girdileri ve maliyet yapıları benzerse maliyet artışlarından aynı zamanda aynı oranda etkilenirler, bu da oligopolün hileci olmasını kolaylaştıran bir başka etkendir. Piyasada az sayıda şirketin olması, piyasaya giriş engellerinin çok olması gibi faktörler de oligopolü hileci yapmaya elverişlidir. Çünkü bu durumda anlaşılacak daha az şirket vardır ve piyasadaki yüksek karları görüp giriş yapacak şirketlerin olmaması rekabet etmemeyi özendirir.

Bir oligopolü hileci yapacak şartların oluşmaması durumunda örtülü ya da gizli anlaşmalar yapılmış olsa dahi firmalar bunları delebilir. Örneğin piyasada firmalara kotalar dağıtılmış olsun, firmaların aslında karlarını maksimize ettiği nokta muhtemelen kendisine verilen kotadan farklı olacaktır. Bu durumda firma saldırgan bir tutum izleyerek anlaşmayı ihmal edip kotasını aşabilir. Böyle bir şey yaparken firma iki şey düşünecektir. Bunlardan ilki tepki çekmeden bu ihlali ne kadar sürdürebileceğidir, diğeri de diğer firmalar buna tepki olarak rekabete girişirse çıkacak savaşı kazanıp kazanamayacağıdır. Firma bunları göz önüne alarak anlaşmayı ihlal edip etmeme kararını verecektir. Firmalardan birinin anlaşmayı ihlal etmeye karar vermesi bile kartelin dağılmasına ve hileli anlaşmanın kırılmasına sebep olacaktır.

Firmaların hileci olmayan oligopolde nasıl tutum izleyeceklerini incelemek için Oyun Teorisi kullanılır. Oyun teorisine göre bazen egemen strateji oyunları oynanır. Buna örnek olarak eşit güçte iki firma düşünülebilir. İki firmanın da elektronik bir ürün üreticisi olduğunu ve artık modası geçmeye başlayan modellerinin fiyatını düşürüp düşürmeme konusunda karar aşamasında olduğu varsayılsın. A firmasının da B firmasının da aynı seviyedeki ürünlerinin fiyatı 1000 TL'dir. İkisi de birbirinden bağımsız olarak fiyatı 800 TL'ye düşürme fikrini düşünmektedir.

A ve B firmalarının izleyebilecekleri yolların farklı kombinasyonları göze alınsın. Mevcut durumda her iki firmanın da karı aylık 50.000.000 TL'dir. A firması fiyatını 800 TL'ye düşürür, B firması fiyatını düşürmezse A firmasının karı 60.000.000 TL'ye çıkacak fakat B firmasının karı 30.000.000 TL'ye düşecektir. Tam tersinin olması durumunda, yani B firmasının fiyatını düşürmesi A firmasının fiyatını aynı seviyede tutması durumunda A firmasının karı 30.000.000 TL'ye düşerken B firmasının karı 60.000.000 TL'ye çıkacaktır. Her iki firmanın da fiyatını 800 TL'ye düşürmesi durumunda ise her iki firma da 40.000.000 TL kar edecektir.

Şimdi A firmasının neleri düşüneceğini bakılsın. Kötümser bir şekilde düşünürse A firması fiyatını düşürmediğinde B firmasının fiyatı düşüreceğini varsayar ve bu durumda karı 30.000.000 TL'ye düşer. Kötümser durumda A firması fiyatını düşürdüğünde karşılaşabileceği en kötü durum B firmasının da fiyatını düşürmesidir ve bu durumda karları 40.000.000 TL'ye düşecektir. Kötümser bir düşünceyle bakıldığında A firması için mantıklı olan fiyatını düşürmesidir. Çünkü fiyatları düşürdüğünde oluşabilecek en kötü durum düşürmediğinde oluşabilecek en kötü durumdan daha iyidir.

A firması iyimser şekilde düşünecek olursa A firması fiyatını düşürmediğinde B firması da fiyatını düşürmez ve karları 50.000.000 TL'de kalır. A firmasının fiyatını düşürmesi durumunda B firmasının fiyatı düşürmeyeceği varsayımı da A firmasına 60.000.000 TL kar yapmasını sağlayacaktır. Bu durumda A firması için mantıklı olan fiyatını düşürmektir, çünkü rakibinin avantajına olan hamleleri yapması fiyatı düşürdüğünde daha çok işine yaramaktadır.

Görüldüğü gibi iki düşünce yapısı da aynı seçeneği önermiştir. Böyle olan oyunlara egemen strateji oyunu denir. Gel gelelim diğer firma için de aynı düşünceler geçerlidir. Bu nedenle B firması da fiyatı düşürmeyi seçecektir. Sonuç olarak iki firma da fiyatlarını düşürecek ve toplam karları düşecektir. Bu firmaların hileli anlaşma yapmamalarının sonucudur.

Oligopollerde oynanan oyunlar her zaman egemen strateji oyunu olmaz. Buna bir örnek olarak aşağıdaki tablo incelenebilir.

a b c
1 100 50 10
2 40 75 25
3 30 40 50

Yukarıdaki tabloda 1, 2 ve 3 incelenen firmanın stratejilerini temsil etmektedir. Rakip firmanın da a, b ve c olmak üzere üç farklı stratejisi vardır. Kesişim noktaları da firmaların uyguladığı stratejiler sonucunda incelenen firmanın kaç milyon TL kar yapacağını göstermektedir.

Burada firma kötümser düşünürse 3 numaralı stratejiyi seçmelidir. Çünkü en kötü durumda bile 30.000.000 TL kar etmektedir. Bu değer 2 numaralı strateji için 25.000.000 TL, 1 numaralı strateji için 10.000.000 TL'dir.

Firma iyimser düşünecek olursa 1 numaralı stratejiyi seçmelidir. Çünkü burada elde edeceği maksimum kar 100.000.000 TL'dir. Bu değer 2 numaralı strateji için, 75.000.000 TL 3 numaralı strateji için 50.000.000 TL'dir.

Firmanın bir uzlaşma stratejisi olarak 2 numaralı stratejiyi seçmesi de olasıdır. Çünkü burada elde edebileceği maksimum kar 1 numaralı stratejidekinden 25.000.000 TL daha düşük, elde edeceği minimum kar ise 3 numaralı stratejiden 5.000.000 TL daha düşüktür.

Firmalar kararlarını alırken diğer firmaların sözlerini ve tehditleri de dikkate alırlar. Diğer firmaların tehdit ve sözleri ne kadar inanılır ise bunlar firmanın kararında o kadar etkili olur.

Firmalar çoğu zaman eş zamanlı olarak karar vermezler. Böyle bir durumda ilk kararı veren avantajlı olur. Diğerleri o karara uygun kararlar vermek zorundadır. Hangi firmanın daha erken karar vereceği firmaların üretim ölçeğine ve araştırma geliştirme faaliyetlerine bağlıdır. Örneğin yeni nesil cep telefonu çıkaracak firmalardan geliştirme sürecini ilk bitiren ilk karar verme şansına sahip olur.

Bir firma Oyun Teorisi doğrultusunda karar verirken diğer firmaların hangi tepkiyi vereceğini bilmek zorunda değildir. Bu Oyun Teorisinin iyi tarafıdır. Fakat Oyun Teorisi firmaların diğer firmaların her türlü tepkisinin etkisini ölçebileceğini varsayar. Oysa bu gerçekte mümkün değildir. Oyun Teorisinin bir başka kısıtlaması da firmaların karar verirken bencilce davranacağı varsayımıdır. Fakat kararları veren insanlar kar maksimizasyonu dışında kaygılar da güdebilir.

Oligopollerde hileli anlaşma olmasa bile fiyatların istikrarlı kalmasını sağlayan bir teori dirsekli talep eğrisi kavramını ortaya çıkarır. Bu teori hileci olmayan oligopoller için geçerlidir. Dirsekli talep eğrisi iki varsayımı gösterir. Bunların ilki bir firmanın fiyat arttırması durumunda diğer firmaların pazar payı kapmak için fiyatlarını arttırmayacağıdır. İkincisi ise bir firmanın fiyat düşürmesi durumunda diğer firmaların da pazar payı kaybetmemek için fiyatını indireceğidir.


Böylece her firma yukarıdaki gibi bir dirsekli talep eğrisi karşısında kalır. Grafiğin dirsek oluşturduğu nokta firmanın mevcut fiyat-çıktı seseviyesidir. Daha yüksek fiyatlarda talep esnektir. Çünkü diğer firmalar fiyat düşürmeyecek ve tüketici de diğer firmaların mallarına yönelmeye daha eğilimli olacaktır. Daha düşük fiyatlarda ise talep inelastiktir. Çünkü diğer firmalar da pazar payı kaybetmemek için fiyatlarını düşüreceklerdir.

Dirsekli talep eğrisi oligopolcü firmaların hileli anlaşma yapmamaları durumunda bile fiyatların istikrarlı kalabilmesini de açıklamaktadır. Yukarıdaki grafikte görüldüğü gibi belli bir maliyet aralığında kar maksimizasyonu hep mevcut fiyatta olmaktadır. Görülen turkuaz çizgiler marjinal maliyet eğrileridir. MC1 ve MC2 eğrileri arasında kalan tüm marjinal maliyet eğrileri için optimum nokta mevcut fiyattır.

Dirselki talep teorisi fiyatın ancak marjinal maliyetin MC2 seviyesini aşması durumunda artacağını ve bu yeni fiyatta talebin yeni bir dirsek oluşturacağını söyler. Fakat fiyatın baştan nasıl konduğunu açıklayamaz. Bunun dışında hileli olmayan oligopol piyasalarındaki fiyat istikrarını açıklasa da fiyat istikrarının başka sebepleri de olabilir. Örneğin firmalar sık fiyat değişiklikleri ile tüketicinin kafasını karıştırmamak isteyebilir ya da durmadan yeni kataloglar bastırmak istemeyebilir. Bunlar da fiyat istikrarının sebebi olabilir.

Oligopol piyasalar özellikle hileli anlaşmalar olduğunda tekele benzer. Bu nedenle böyle piyasalar kamu çıkarı söz konusu olduğunda tekel piyasalarının dezavantajlarına sahiptir. Fakat tekel piyasalarına göre iki farklı dezavantaj daha vardır. İlk olarak oligopolde firmalar tekeldekinin aksine reklam yaparlar ve bu harcamalar maliyetlere dolayısıyla da fiyatlara yansır. Bunun dışında oligopolcü firmalar ölçek ekonomilerinden tekelci firmalar kadar yararlanamazlar.

Oligopol tekel piyasaların avantajlarına sahip olmakla birlikte yine iki farklı avantajdan daha bahsedilebilir. İlk olarak oligopol tüketicilere tekelin aksine ürün çeşitliliği sağlar. Bunun dışında oligopollerde araştırma geliştirme çalışmalarına tekellere nazaran daha büyük önem verilir. Çünkü yapılacak teknolojik gelişmeler firmayı rakiplerin bir adım önüne taşıyacaktır.


ÇÖZÜMLÜ SORULAR


Tekelci Rekabet <<<<< Mikro İktisat >>>>> Reklam