Tarım Politikaları

Serbest bırakıldığında tarımsal ürünler piyasası aslında tam rekabet koşullarına çok yakın seyreder. Çünkü çok sayıda çiftçi vardır ve bireylerden hiçbirisi tek başına fiyatı belirleyemez. Fakat buna rağmen tarım sektörü en çok devlet müdahalesi gören sektörlerdendir. Bunun başlıca sebepleri fiyatların dalgalanmalara çok açık olması ve üretici gelirlerinin gittikçe düşmesidir.

Tarım fiyat dalgalanmalarına çok açıktır. Çünkü arz hava durumundan, doğal afetlerden ve zararlı hastalıklardan fazlasıyla etkilenir. Özellikle gıdasal ürünlerin çok fazla ikamesinin olmaması da talebi fiyat inelastik kılar. Bu durumda hasat iyi gittiği zaman fiyatlarda büyük bir düşüş olurken satılan miktar çok fazla etkilenmez ve bu da üreticilerin gelirlerini düşürür. Hasat kötü gittiği zaman da alıcılar temel ihtiyaçlarından vazgeçemedikleri için çok yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalır.

Fiyattaki dalgalanmaların etkisi sadece gelirdeki düşme veya fiyatlardaki yükselişle sınırlı değildir. Fiyatlar ön görülemediği için üreticiler rasyonel kararlar vermekte zorlanırlar. Misalen tarlalarına ne ekeceklerini belirleyemezler. Ayrıca uzun vadeli yatırım yapmaktan da kaçırırlar. Çünkü şimdi karlı görünen yatırım ilerideki dalgalanmaların sonucunda kötü sonuçlar verebilir. Bu da tarımın etkin şekilde yapılmasını engeller.

Başta da belirtildiği gibi tarım sektörüne müdahalenin bir nedeni de üretici gelirlerinin gittikçe düşmesidir. İthalat yerli üreticinin gelirlerini düşürebilmektedir. Bunun yanında çitfçiler ürünlerini satarken oldukça rekabetçidir, bu nedenle piyasayı kontrol edemezler, fakat genellikle çiftçilerin girdilerini oluşturan makine, gübre, tarımsal ilaç gibi ürünlerin sektörleri çok da rekabetçi değildir, bu da fiyatların bu ürünleri arz edenlerce belirlenebilmesine sebebiyet verir. Böylece çiftçiler iki taraftan da sıkışmış olur.

Çiftçilerin gelirlerinin düşmesinin bir başka nedeni de gıda ürünlerinin gelir esnekliklerinin düşük olmasıdır. Çünkü insanlar her zaman için hemen hemen ihtiyaçları kadar tüketirler. Bu nedenle toplumun gelirindeki bir artışın çok az bir kısmı tarımsal ürünlerdeki talebe yansır. Bunun yanında teknoloji gittikçe verimi ve dolayısıyla da arzı arttırmaktadır. Böylece fiyatlar iyice düşmektedir.



Yukarıda çiftçilerin gelirlerindeki düşme gösterilmiştir. Üstteki grafikte yer alan taralı kısım çiftçilerin mevcut gelirlerini gösterirken alttaki taralı alan ise çiftçilerin gelecekteki gelirlerini göstermektedir. Gelirlerdeki bu düşme sonucunda küçük ölçekli çiftçilerin toprakları büyük şirketlerin eline geçebilir. Bu da tarımdaki rekabeti azaltabilir. Bir başka sonuç da çiftçilerin iflas etmesi, işsiz kalmaları, bunun sonucunda kente göçmeleri ve kırsal yaşamın bozulmasıdır.

Devlet yukarıda sayılan etkilere karşı bazı müdahalelerde bulunabilir.


Tampon Stok

Bu uygulamada devlet de piyasaya dahil olarak fiyatı dengede tutmaya çalışır. Böylece alıcılar zaman zaman yüksek fiyatlar ödemekten kurtulurken üreticilerin de gelirleri korunmuş olur. Belirsizlik de ortadan kaldırılır.

Devlet hasadın iyi geçtiği zamanlarda alıcı olup talebi arttırırken, hasadın kötü olduğu zamanlarda daha önceden alıp stokladığı malları piyasaya sürerek arzı arttırır. Bu müdahale şekli bozulmadan uzun süre depolanabilecek ürünlerde uygulanabilir.


Yukarıdaki grafikte hasadın iyi ve kötü olduğu zamanlardaki arz ile halkın talebi verilmiştir. Devletin fiyatı gri çizgi ile gösterilen seviyede tutmak istediğini düşünelim. Bu durumda devlet hasadın iyi olduğu zamanlarda piyasadaki malın bir kısmına alıcı olur ve talebi koyu yeşille gösterilen duruma kaydırır. Böylece fiyatlardaki düşüş engellenmiş olur. Hasadın kötü geçtiği zaman ise devlet stokladığı malları piyasaya sürerek arzı açık yeşil ile gösterilen duruma getirir. Bu da fiyatların yükselmesini engeller.

Tampon stoklar ile fiyata istikrar kazandırılabilir, böylece belirsizlik ortadan kaldırılmış olur. Fakat tampon stok uygulaması çiftçi gelirlerinde zamanla önemli bir artış sağlamaz.


Teşvikler

Devlet çiftçilere teşvikler vererek müdahalede bulunabilir. Bu durumda çiftçiler aldıkları teşvikler sayesinde gelirlerini korumuş olacaklardır. Ayrıca daha düşük fiyatlara arz etmeye razı olacaklarından halk da tarım ürünlerine ucuza ulaşabilecektir. Teşviğin etkisi verginin tam tersidir. Arz eğrisi teşvik kadar aşağı kayar.


Yukarıdaki grafikte görülen taralı alanların toplamı çiftçilerin eline geçen geliri ifade eder. Gri taralı alan halkın satın aldığı fiyatla miktarın çarpımıdır. Yani halkın çiftçilere doğrudan ödediği para bu kadardır. Mavi taralı alan ise çiftçilere verilen teşviklerdir. Bu kısım da vergilerle ödenir.

Bu sistem çiftçilerin gelirlerini korurken halka da ucuza mal alma şansı verir. Bu müdahaleye eleştiriler tarıma yapılan harcamaların zenginlere yüklenmesine yöneliktir. Fakir kesmin gelirlerinin büyük kısmı gıdaya, küçük bir kısmı vergilere gider. Zengin kesim için ise durum bunun tam tersidir. Bu nedenle tarım politikalarında vergiyle karşılanan giderler zenginlere yüklenmiş olur.


Taban Fiyat

Devlet üreticinin gelirlerini korumak için taban fiyat belirleyebilir. Bu durumun etkisi ülkenin tarımsal olarak kendi kendine yetebilmesi veya net ithalatçı olmasına göre değişir.


Net ithalatçı olan bir ülkede arz ve talep yukarıdaki gibi olacaktır. Sarı çizgi ile gösterilen seviye dünyada bu malın satış fiyatıdır. Devlet burada gri çizgi ile gösterilen seviyeyi taban fiyat belirlerse dışarıdan gelen mallara da aradaki fark kadar gümrük vergisi koyar. Bu gümrük vergisi dışarıdan bu malı getiren firmalardan tahsil edilse de üretici bu parayı da satış fiyatına ekleyecek ve gümrük vergisi yine bu ülkenin vatandaşları tarafından ödenecektir. Burada vergi olarak ödenen kısım taralı alan kadardır.


Yukarıdaki grafikte tarımda kendi kendine yetebilen bir ülke gösterilmiştir. Bahsi geçen malın dünyadaki fiyatı sarı çizgi ile gösterilmiştir. Devlet müdahalede bulunarak taban fiyatın mor çizgi ile gösterilen seviyede olmasını istemektedir. Bu durumda oluşacak fazla devlet tarafından alınır ve dünya fiyatından ihraç edilir. Gri ile gösterilen taralı alan halkın bu mal için ödediği fiyattır. Mavi ile taranan alan ise devletin bu malı ihraç etmesinden elde edilen gelirdir. Turuncu bölge ise devletin yüksek fiyattan satın alıp düşük fiyattan satması sonucunda oluşan zarardır ve vergilerle karşılaşılır.

Bu müdahale yöntemi çiftçilerin gelirlerini korur, vergi mükelleflerine de çok yük getirmez. Fakat halk malı yüksek fiyattan almak zorunda kaldığı için bu müdahalenin yükünü malı satın alanlar çeker. Çiftçilere ödenen paranın büyük kısmının vergilerle sağlandığı teşvik vermenin aksine çiftçilere ödenen paranın büyük kısmının halktan karşılandığı bu midahale şeklinde yükü fakir kesim çeker. Bu müdahale yöntemine getirilen eleştiriler genellikle bu yöndedir.


Arzı Azaltma

Devlet kotalar koyarak, üretime ayrılacak toprakları sınırlandırarak, çiftçilere topraklarını tarım için kullanmamaları durumunda para vererek veya insanları tarım dışındaki sektörlere yönlendirecek eylemlerde bulunarak arzı düşürebilir. Böylece denge noktasını istediği fiyata getirebilir. Arzıdaki düşmenin fiyattaki yükselmeyi beraberinde getirdiği daha önceki konularda görülmüştür. Böylece çiftçilerin gelirleri korunur. Fakat yeni denge fiyatı dünya genelindeki fiyattan yüksekse bu durumda ithalatla fiyatların düşmesini engellemek için gümrük vergileri konmalıdır.

Arzı azaltma girişimlerinde de birtakım sorunlarla karşılaşılır. Üretim miktarını denetlemek kolay değildir. Bu nedenle kotaların düzgün bir şekilde uygulanması zordur. Topraklar sınırlandığında ise çiftçiler genellikle en verimsiz topraklarından feragat ederler ve kalan topraklarında verimi arttırmak için daha da fazla çalışırlar. Bu nedenle üretim miktarındaki düşüş kullanılacak topraktaki kısıtlama kadar olmaz. Ayrıca çiftçiler bu durumda verimi arttırmak için daha fazla kimyasal kullanabileceklerinden bu uygulamanın çevreye de zararları olabilir.